YETİŞKİNLİKTE BAĞLANMA
Bowlby çocukluk döneminde oluşan bağlanma modelinin kişinin yaşamı boyunca devam ettiğini savunmaktadır. Çocukluktaki ve ergenlikteki bağlanma örüntülerinin devamı yetişkinlikte de görülmektedir. Weiss, yetişkinlikteki bağlanmayı diğer dönemlerdeki bağlanmalardan ayırmaktadır. Yetişkinlikte bağlanma eğilimi eşe veya romantik partnerlere doğrudur. Çocukluk dönemindeki bağlanma ise bakım verene yöneliktir. Yetişkin, bağlanma ihtiyacını partneriyle kurduğu ilişkide gidermeye çalışır. Bağlanma örüntüleri daha çok romantik partnerle olan ilişkilerde ortaya çıkmaktadır. Yetişkinlikte ki bağlanma davranışları çocukluk döneminden farklılık göstermektedir. Yetişkinlikteki bağlanma davranışı daha çok cinsellikle ilgilidir. Son olarak içsel çalışma modelleri açısından da farklılık vardır. Yetişkinlikteki zihinsel temsiller bağlanma modellerinin içerikleri ve farklılıkları ile ilgili oluşmaktadır. (Çalışır, 2009)
Bartholomew ve Horowitz bağlanma kuramından yola çıkarak içsel çalışma modelinin başkası ve kendisi ile ilgili düşüncelerinin etkisiyle yetişkinlik dönemindeki bağlanma örüntülerini dörde ayırmaktadır. Birincisi güvenli bağlanma modelidir. Güvenli bağlanma modeline sahip olan kişinin, kendilik algısı ve başkalarına yönelik düşünceleri olumlu yöndedir. Kendini sevilmeye değer, yeterli ve değerli olarak görürken, başkalarını güvenilir, sevecen ve kabul edici olarak algılarlar. Başkalarını destekleyici, kabul edici ve sevgi dolu olmasıyla ilgili beklentileri vardır. Saplantılı olarak adlandırdığı bağlanma modelinde, kişinin kendilik temsili olumsuzdur. Kendine yönelik değersiz, yetersiz, sevilmeye layık olmayan, kusurlu değerlendirmeleri vardır. Başkalarına yönelik ise olumlu değerlendirmeleri vardır. Başkalarını dan destek görme ve kabul edilme ile ilgili beklentileri vardır. Diğer yandan kendilik algılarının olumsuz olmasından dolayı duygularını ve ihtiyaçlarını ifade etmekten kaçınırlar. Bu sebeple gerekli gördükleri beklentileri karşılanmamaktadır. Sürekli başkası odaklı olma, başkalarının ihtiyaçlarını gözetme, nesne kaybına uğramamak amacıyla tetikte olma eğilimleri mevcuttur. Kayıtsız bağlanma modelinde, kişinin kendine yönelik değerlendirmeleri olumluyken, başkalarına yönelik değerlendirmeleri olumsuz olmaktadır. Diğerleriyle yakınlık kurmak istemezler ve genellikle başkalarına karşı mesafeli olurlar. Terk edilme ve reddedilme ihtimallerine karşılık kendilerini korumaya çalışırlar ve özerkliklerinin zarar görmesine engel olmaya çalışırlar. Korkulu bağlanma modelinde, kişinin kendilik ve dış dünyaya yönelik algısı olumsuzdur. Kendilerini sevilmeye layık görmeme, değersizlik ve yetersizlik inançları vardır. Başkalarını ise tekinsiz, güvenilmez ve zarar verebilme ihtimali olan olarak görürler. Yakınlık kurma ihtiyacı duyarlar fakat yakınlık kurmak ile ilgili güvensizlik yaşadıkları için bu gereksinimlerini karşılayamazlar. ( Çalışır, 2009)
Hazan ve Shaver 1987 yılında romantik ilişkileri konu aldıkları bir çalışma yürütmüşlerdir. Çalışma sonucunda romantik ilişkilerde erken dönem bağlanma stillerinin bağlantılı olduğu ortaya konmuştur. Güvenli bağlanması olan bireylerin romantik ilişkilerinde partnerlerine karşı sevecen, ilgili, yakınlık kuran, güven veren davranışları vardır. Karşısındaki kişinin sınırlarına saygı duyan, kıskançlık yapmayan, anlayışlı ve kabul edici olurlar. Partnerlerinden sevgi, ilgi, anlayış, güven ve kabul beklentileri vardır. Kaygılı ve kararsız bağlanan bireylerin ise ilişkilerinde iniş ve çıkışların olduğu, duygulanımın çok sık değiştiği, kıskançlık duygusunun yoğun olarak yaşandığı görülmektedir. Partnerlerine karşı bir güvensizlik yaşarlar ve terk edilme, ayrılma ile ilgili korkuları vardır. En ufak ayrılma ihtimaline karşılık tetikte olma eğilimi taşırlar.