İNTERNET BAĞIMLILIĞI
Günümüzde internet kullanımı çok yaygındır. Çeşitli alanlarda zengin içeriklere sahip olması, kullanımının kolaylığı, ulaşılabilir olma durumunun artması gibi birçok farklı faktör internet kullanımının artış göstermesinde bir etkendir. İnternetin ortaya çıkması 1960’lara dayanmaktadır. Soğuk savaş döneminde askeri bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmıştır. Stratejik amaçlar için askeri alanda kullanılmaya başlayan internet ağı zaman geçtikçe bireysel ağ haline gelerek tüm dünyaya yayılmıştır. Tim Barnes Lee “World wide web” icat etmiştir ve bilgilerin bireysel kullanıcılara ulaşmasını sağlamıştır. Ticari merkezler, üniversiteler gibi kurumların veri tabanına içerikler üretmeleriyle zenginleşmiştir. Ülkemize gelişi 1991 yılında olmuştur. İlk olarak Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde kullanılmaya başlanılmış daha sonra birkaç üniversitenin de hizmetine sunularak ülke geneline yayılması sağlanmıştır. Son istatistik verilere göre, ülkemizde 62 milyon internet kullanıcısı bulunmaktadır. İnternet kullanımının hızla yayılması ve çok sayıda insan tarafından kullanılmasının birçok nedeni vardır; alışveriş yapma, bilgi alma, araştırma yapma, sosyalleşme, oyun oynama gibi nedenler örnek verilebilir.
İnternet bağımlılığı tanımı ilk olarak Young tarafından ortaya atılmıştır. DSM’ de ayrı bir başlık olarak yer almamasından dolayı kumar bağımlılığı tanı kriterleriyle benzerlik olduğunu tespit ederek, kumar bağımlılığının belirtilerine benzer yeni bir tanı kriteri yaratmıştır. Kumar bağımlılığına benzetme nedeni, dürtü kontrol bozukluğunun olması ve bu bozukluğun sebebinin kimyasal bir madde olmamasıdır. Young’ a göre genel belirtileri aşırı kullanım süresi, kullanmaya yönelik aşırı istek, kullanım süresini kontrol edememek, kendini durduramamak, her seferinde daha fazla kullanma durumu, kullanamadığında sinirlilik, disfori ve çökkünlük hali. Yaptığı ayrıntılı tanı ölçütünde, internet ile ilgili aşırı düzeyde zihinsel uğraş, internetin yokluğunda ruminatif olarak hayalini kurmak, kullanım düzeyini yükselterek tatmin olacağı haz seviyesine ulaşmak, kullanım davranışlarını engelleyememek, sık başarısız bırakma girişimleri, kullanımın azalması veya bırakılması durumunda huzursuzluk, sinirlilik, öfke, depresif tepkilerin gösterilmesi, planlanandan daha fazla süre kullanılması, günlük işlerini aksatması, sosyal çevresini ve ailesini ihmal etmesi, ilişkilerinde çatışmalar yaşaması, problemlerinden kaçmak için başvurduğu bir strateji olması gibi belirtilerin varlığını göstermiştir. İnternet bağımlılığı genel olarak teknolojik bağımlılıklar çerçevesinde yer almaktadır. Bağımlılığa etki eden herhangi bir kimyasal madde yoktur, bu yüzden davranışsal bağımlılık olarak tanımlanır. Bu bağımlılık pasif veya aktif şekilde olabilir. Aktif olarak kişi, oyun oynama, çet yapma gibi davranışlar sergileyebilir, pasif olarak da bir şey izleme davranışı olabilir. Yapılan epidemiyolojik çalışmalarda toplumdaki yaygınlık oranı %6-14 arası bulunmuştur. Yapılan komorbidite araştırmalarında, % 50 oranında farklı bir psikiyatrik bozukluğun eşlik ettiği saptanmıştır. En sık rastlanan eş tanılar, depresyon, anksiyete bozukluğu, madde bağımlılığı, patoloik kumar oynama, seks bağımlılığıdır. Bazı kişilik özelliklerine sahip kişilerde bu bağımlılığın daha çok görüldüğü gözlenmiştir bunlar, borderline, narsistik ve antisosyal kişilik örüntüleridir. “Sosyal Ağ Kuramı” na göre kişilik özelliklerinin ve sosyal etkileşimin bağımlılık davranışını belirleyen en önemli yordayıcılar olduğunu savunmuş ve dışadönük, içedönük ve nörotik özellikler kapsamında bazı görüşler öne sürmüştür. Dışadönük bireylerin, içe dönük bireylerden daha fazla kullanıma yönelik eğilimi olduğunu ve sosyal iletişim kurma ihtiyacı ve sosyal çevreye karşı olan duyarlılıklarından dolayı internet kullanım davranışına daha motive olduklarını belirtmiştir. Nörotik bireylerin kaygılı, aşırı duygusal olmaları ve sosyal reaksiyonlara karşı olan aşırı duyarlılıklarının internet kullanımı için engelleyici özellikler olduğunu savunmuştur. Bu kurama karşılık olarak sosyal ödünleme hipotezi ise içe dönük bireylerin kendini ifade etmedeki kaygılarını kapatıcı olarak internetin sağladığı anonim olarak kullanımın kimliklerini saklayarak kendilerini açma fırsatının sağladığı rahatlık hissinden dolayı interneti kullanma davranışlarına eğilimin olacağını savunur. Beş faktör kişilik özelliklerinden olan, deneyime açıklık ve yenilik arayışının internet kullanımıyla pozitif yönde, nörotizmin ise negatif yönde artış gösterdiği bulunmuştur. Yapılan diğer çalışmalarda ise sosyal desteğin önemli bir yordayıcı olduğu ileri sürülmüştür. Kişinin sosyal çevresinde onu seven, değer veren, onaylayan ve destek veren insanların olması sosyal destek olarak ifade edilmektedir. Sosyal desteğin azlığının veya yokluğunun kişide depresif belirtilere ve yalnızlık hissine yol açmasından dolayı internet kullanımını arttırdığı görülmüştür. Sanal dünyadaki ilişki arayışı ve sanal ilişkilerin gerçek ilişkilere tercih edilmesi durumlarında insan ilişkilerinde problem yaşamasına neden olacağı ve bu durumun internet kullanımını pekiştirici bir etken olacağı belirtilmiştir.
İnternet kullanımı tedavisinde, farmakoterapi ve psikoterapi kullanılmaktadır. Psikoterapi yöntemlerinden Bilişsel Davranışçı Terapinin olumlu sonuçlar verdiği birçok tedavi sonrasında görülmüştür. Olumsuz düşüncelere ve probleme yol açan olumsuz davranışlara yönelik bilişsel-davranışçı yöntemler sıklıkla kullanılmaktadır. Kişiler, olumsuz duygu yaşantılarından ve baş edemedikleri problemlerden kaçınmak için internet kullanımını stratejik bir davranış olarak ya da rahatsızlık veren tatmin edilmemiş alanlara yönelik telafi edici olarak kullanılmaktadır dolayısıyla bilişsel çarpıtmalara ve olumsuz temel inançlara karşılık bilişsel yöntemler yarar sağlayacak yönde kullanılmaktadır. Kullanım saatlerini değiştirmek, durdurucu, uyarıcı dış müdahaleler kullanmak, hedefler belirlemek, hatırlatıcı kartlar kullanmak, alternatif aktiviteler bulmak gibi davranışsal yöntemlere başvurulmaktadır. Young, tedavide internet kullanımının tamamen bırakılmasının sağlanmasının kişiye zarar vereceğini düşünmektedir buna gerekçe olarak toplumun artık tüm işlerini internet aracılığıyla hallettiğini, farklı birçok ihtiyaç için başvurulan gerekli bir araç olarak kullanılmasından dolayı kişinin bağımlılık problemine çözüm olmayacağını savunur. Ayrıca bu tedavi yöntemlerine ek olarak aile terapisi ve sosyal destek gruplarına katılımın sağlanması sıkça kullanılan ve yarar sağlayan yöntemlerdendir.
Arısoy, Ö. (2009). İnternet Bağımlılığı ve Tedavisi. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 55-67.
Ayşegül Durak Batıgün, N. K. (2011). İnternet Bağımlılığı ile Kişilik Özellikleri, Sosyal Destek, Psikolojik Belirtiler ve Bazı Sosyo-Demografi k Değişkenler Arasındaki İlişkiler. Türk Psikoloji Dergisi.
Kuntay Arcan, Ç. B. (2016). İnternet Bağımlılığı ve İlişkili Psiko-Sosyal Değişkenler: Aleksitimi Açısından Bir Değerlendirme. Türk Psikoloji Dergisi, 46-56.